Bir Garip TÜRSAB Hikayesi (14) Lüks Otel, Lüks Menü, Dev Ekran, Jimmy Jib ve… Bir Seçim İftarı..!


Bağlıkaya, Antalya’da görkemli bir iftar düzenledi. Adına da süslü bir isim bulmuş: TÜRSAB Turizm Yüzyılı İftarı! Ama iftarın ruhundan çok, seçim havası esmiş salonda. Ramazan’ın manevi atmosferi yerine, dev LED ekranlar, Jimmy Jib kameralar, beş yıldızlı otelin ihtişamı ve lüks bir menü eşliğinde tam bir görsel şov varmış.

Led Ekran ve Jimmy Jib  /  Lüks İftar Menüsü

‘‘…mış’’ diyorum, çünkü ben de benim gibi bu iftara çağrılmayan meslektaşlarımız gibi anlatılanlardan duydum. Alanya’dan Kemer’e acentaların çalışanları ve aileleri ile beraber çağrıldığı bu iftar programında doğusu ile batısı arasında on dakika fark olan Antalya’da bazı davetliler kısa bazı davetliler daha uzun oruç tutmuş oldu. Burada da eşitlik sağlanamadı . Şaka bir yana, Allah herkesin tuttuğu orucu kabul etsin.

Anlayacağınız ‘’TÜRSAB İftarı’’ diye lanse edilen bu organizasyona TÜRSAB üyelerinin tamamı çağrılmadı! Antalya’daki turistik işletmeler ve otel yöneticileri oradaydı ama Antalya protokolü ve tüm Antalya acentaları yoktu. Kim vardı peki? Bağlıkaya’nın profesyonel seçim ekibinin ve atadığı kayyum BTK’nın özel çağrısıyla gelenler!

Siz de çağrılmadıysanız üzülmeyin, sadece Bağlıkaya’nın gözünde yoksunuz! Çünkü bu bir TÜRSAB iftarı değil, Firuz Bağlıkaya’nın Seçim İftarıydı.

Böylesine şatafatlı bir iftar düzenlenebilir mi? Elbette! Ama TÜRSAB’ın parasıyla yapıyorsan, TÜRSAB üyesi olan herkesi çağırmak zorundasın. Ama görüyoruz ki Bağlıkaya, TÜRSAB adı altında, kendine yakın olduğunu düşündüğü kişilerle bir araya gelmeyi tercih ediyor.

İftara katılan meslektaşlarımız ise şu gerçeği unutmamalı: O gece yediklerinizi, içtiklerinizi aslında kendiniz ödediniz! Bağlıkaya’nın sizden aldığı fahiş plaka paralarıyla, keyfi bir şekilde topladığı adına plaka pulu dediği kağıt parçalarıyla  ve ödediğiniz aidatlarla ödediniz ve ödettirildik.

Niyetim farkındalık yaratmak olduğunu bilen dürüst tüm meslektaşlarım için benden yana helal-i hoş olsun. Bunlardan bahsetme nedenim lokmaları boğazınıza dizmek değil; niyetim Bağlıkaya’nın manevi bir ortamda dahi yapmaya çalıştığı manipülasyon oyunlarını bozmak. Hepsi bu kadar.

Anlayacağınız masanızdaki her lokma, her yudum su, her parlayan LED ekran sizin paranızla ve bizim paramızla finanse edildi.

Bu arada basına yansıyan haberlere göre iftarın düzenlendiği otel Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin yangın güvenliği denetiminden geçememiş. Kartalkaya yangın faciası sonrası yangın güvenliği konusunda açıklama yapan Bağlıkaya ‘‘Otellerin güvenliğini acentalar denetlemeli.’’ derken, TÜRSAB Avukatı İlker Bey ise ‘’ Kartalkaya’daki otele yabancı bir operatörün müşterileri gidiyor olsaydı bu felaket yaşanmayacaktı.’’ diyordu.

Allah korusun, bu iftar sırasında bir yangın çıksaydı ve TÜRSAB üyeleri bir felaketle burun buruna gelseydi tahminen şu açıklamayı yaparlardı : ‘’Bu otelde Türk acentacılar değil de yabancı acentacılar olsaydı, başlarına bir şey gelmezdi.’’  



İftarın İki Yüzü

Peki görevden ayrılmak zorunda bırakılan Rıza Perçin döneminde Antalya’da iftar nasıl mı olurdu? TÜRSAB’ın bahçesinde, mütevazı bir sokak iftarı ile… Lüks ve pahalı menülerle değil, yemek firmasından gelen ekonomik tabldot menülerle… Milletvekilleri, vali, tüm TÜRSAB üyeleri gelirdi. Oy verip vermediğine onun gibi düşünüp düşünmediğine bakılmadan herkes o sofraya davet edilirdi.

Kimileri itibarı, üyenin parasını LED ekrana, lüks otele, lüks menüye harcayarak kazanmaya çalışır ama buna rağmen şehrin valisinden muhtarına hiç kimse gelmez.

Kimileri ise itibarı, sokakta, mercimek çorbası ve etli nohut yiyerek kazanır ve valisinden milletvekiline tüm şehir orada olur.

Sizce hangisi daha doğru?

2023 yılı TÜRSAB Akdeniz Sokak İftarı

TÜRSAB’da “Şanslılar Kulübü Başvuru Formu’’  Nereden Alınıyor?

TÜRSAB’da bazı etkinlikler var ki, ne duyurusunu görebiliyorsunuz, ne de davet için başvuru yapabiliyorsunuz. Ama birileri bir şekilde çağrılıyor, uçak biletleri alınıyor, otellerde konaklıyor.

Şimdi de 13-17 Nisan’da 200-250 kişilik bir ekip Kıbrıs’a gidiyor. Güzel, keyifli bir organizasyon olur muhtemelen. Ama kim, nasıl seçiliyor? Yine bir açıklama yok. Eğer TÜRSAB bütçesinden destekleniyorsa, bunun şeffaf olması gerekmiyor mu?


Gelelim bu yılın Kasım ayında yapılacak olan TÜRSAB Genel Kurulu’na. 2019 yılında Genel Kurul yani TÜRSAB üyeleri, bundan sonraki Genel Kurullara İstanbul dışından gelecek olan üyelere ulaşım ve konaklama desteği sağlanması konusunda bir karar almıştı ama 2022 Genel Kurulu’nda bu karar Bağlıkaya tarafından uygulanmamıştı.

Peki bu yıl nasıl olacak? Belli mi olur Bağlıkaya bu yazıyı okuyunca Genel Kurul kararını belki  uygular ya da utanmadan sıkılmadan ‘’Para yok” bahanesi ile Genel Kurul kararını yok sayar. Yapılan harcamalara ve acenta kurulum hızına bakınca para olduğu anlaşılıyor.

Demek ki mesele para değil, kime harcandığı.

TÜRSAB’da iki ayrı kategori var gibi görünüyor:

·         Şanslılar Kulübü: Etkinliklere davet edilir, uçak biletleri alınır, otellerde ağırlanır.

·         Diğer Üyeler: Aidatını öder, hiçbir şeyden haberdar edilmez.

Şimdi sormak lazım: Bu “Şanslılar Kulübü”ne nasıl üye olunuyor? Başvuru formu varsa, TÜRSAB üyeleriyle de paylaşılabilir mi?

Yazımı tüm bu yazdıklarımdan bağımsız olarak Avusturyalı yazar Peter Drucker’ın bir sözü ile sonlandırıyorum.

‘’Yönetim işleri doğru yapmaktır, liderlik doğru işleri yapmaktır.’’

İki hafta sonra görüşmek üzere…

Kalın sağlıcakla…

M.Nezih HACIALİOĞLU
TATİLAY TURİZM ve BOOK 4 BED TURİZM Seyahat Acentaları Yönetici Ortağı
23.Dönem TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi

ÖNEMLİ BİLGİLENDİRME

Bir Garip TÜRSAB Hikayesi yazı dizisinin onikincisinde TÜRSAB’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile yaptığı tramvay durağı sözleşmesine değinmiştim. Bu konuyla ilgili olarak Turizm Ajansı isimli websitesi İBB’nin açıklamasına yer verdi. Ancak gelen yeni bilgilere göre benim yazımda atladığım konular varmış. TÜRSAB yüklü bir ödeme yapmış İBB’ye.

Turizm Ajansı’ndaki habere göre tramvay durağı ile alakalı olarak TÜRSAB İBB’ye 167.500 EURO ödeme yapmış. Ödemeyi de 2022 yılındaki TÜRSAB Genel Kurulu’ndan dört gün önce yapmış.

İBB’nin yazısında acentalardan hiçbir sefer talebinin gelmediğini belirtiyor. Bundan da Bağlıkaya’nın bu sözleşmeyi imzalarken gemi acentalarıyla da bu konuyu görüşmediği ve müzakere etmediği anlaşılıyor. TÜRSAB üyelerinden görüş almadan, TÜRSAB üyelerinin parası harcandı; üstüne üstlük İBB’yi yanıltmayı göze alarak kamuyu da zarara uğratma ihtimali de yok sayıldı.

Bu yazıdan da anlaşılıyor ki Bağlıkaya başkanlığındaki TÜRSAB, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni yanlış yönlendirerek bir tramvay durağı yaptırdı. Sonuç? Kullanılmayan bir durak, harcanan milyonlar ve bir muamma.

Peki Bağlıkaya kime sordu?

Genel Kurula ve Kruvaziyer turizmi yapan acentalara sormadıysa kime sordu? Neden ve nasıl böyle bir ticari girişimde bulundu? Akıl tutulması yaşamamak mümkün mü?

Unutmayalım, 8 sene önce Bağlıkaya göreve gelirken ‘TÜRSAB artık ticaret yapmayacak’ diye üyelere söz vermişti. Peki şimdi?

Bu paralar nereye gidiyor? Hesabını kim soruyor?

TÜRSAB üyelerinin parasıyla yapılan her işlem şeffaf olmak zorundadır. Bu konunun takipçisi olacağım.