Bir Garip TÜRSAB Hikayesi (2) Bölge Temsil Kurulları ve Antalya
Okuyanlar hatırlar, bir önceki yazımda 2013 yılından bu güne kadar gerçekleşen TÜRSAB Genel Kurulları’ndaki yaşanmışlıkları hatırlatıp; halef selef ilişkisini kendi kelimelerimle anlatmaya çalışmıştım.
Yeni bir halef selef durumu da TÜRSAB’ın omurgasını oluşturan Bölge Temsil Kurulları’nda vuku buldu.
Selefi Bölge Başkanlarını onun gibi düşünmediği için kafasına göre görevden alırdı; halefi çıtayı yükselterek direk Bölge Temsil Kurullarını canı istedi diye kapatmaya başladı.
Adana’dan başlayalım.
Hepinizin malumu 2020 senesinde TÜRSAB Adana Bölge Temsil Kurulu Başkanımız Murat Şirin, usulsüz bir şekilde görevden alınmıştı. Açmış olduğu dava sonrası mahkeme Murat Şirin’i haklı bularak görevine devam etmesi yönünde bir karar aldı. Mahkemenin almış olduğu bu karar uygulanmadı.
Mahkeme süreci bitmişti ama yeni seçim dönemi de gelmişti.
2022 yılında yapılan TÜRSAB Adana Bölge Temsil Kurulu seçimlerini de kazanan Murat Şirin tam mazbatasını alıp göreve başlayacaktı ki, Adana Bölge Temsil Kurulu kapatılıp Mersin’e bağlandı.
Adana’da TÜRSAB’a ait bir ofisimizin var. Ayrıca Adana’da Mersin’den daha fazla acenta var.
TÜRSAB Mersin Bölge Temsil Kurulu da faaliyetlerine devam etsin tabii ki ama böylesine bir birleşme olacaksa da aklın ve mantığın devreye girmesini bekliyor insan.
TÜRSAB üyelerinin paraları ile Mersin ofisi için kira ödenirken ; Adana’daki ofisimizin kaderine terk edilmiş bir şekilde boş durması akla zarar bir durum.
Anlayacağınız bu kararla Adana acentaları gözden çıkartılmış oldu.
Antalya ile devam edelim.
Mart ayından itibaren Antalya’da seçimle göreve gelmiş TÜRSAB Bölge Yönetimlerine karşı bir tavır söz konusu. Vurdumduymaz, akıl ve mantıktan uzak bireysel keyfi kararlar ile yürütülen bu süreçten herkes gibi ben de oldukça rahatsızım.
Peki bu duruma nasıl gelindi?
Şöyle bir 2024 yılının ilk aylarına geri dönelim.
Özgen Uysal
Malumunuz Fethiye, Kaş ve Kemer villa turizminin ülkemizde en yoğun yapıldığı yerler. Bu bölgedeki acentalarımız 7464 Sayılı Konutların Turizm Amaçlı Kiralanması Kanunu’ndaki bazı maddelerden dolayı iş yapamaz hale gelmişti. Yüksek miktarda cezalar ödemekteydi meslektaşlarımız.Sorunun çözümü için Fethiye Merkezli Batı Akdeniz Bölge Başkanımız Özgen Uysal, Kaş Merkezli Batı Antalya Bölge Başkanımız Hüseyin Gencer ve Kemer Bölge Başkanımız Mehmet Akbaba sorunun çözüm yollarını bulmak için TÜRSAB Genel Merkezi’nden destek talebinde bulundular.
Beklenen destek alınamayınca Batı Akdeniz Bölge Başkanımız Özgen Uysal ve Akdeniz Bölge Başkanımız Rıza Perçin’in girişimleriyle sorun T.C. Kültür ve Turizm Bakanımız Sn.Mehmet Nuri Ersoy’a iletildi ve sorun çözüldü.
Böylesine güzel bir girişimin mükafatlandırılması gerektiğini düşünüyorsunuz değil mi?
Bu gelişmeden sonra neler oldu dersiniz?
2018 yılında kurulan Kaş Merkezli TÜRSAB Batı Antalya Bölgesi direk kapatıldı ve Fethiye Merkezli Batı Akdeniz Bölgesi’ne bağlandı.
Bölge acentalarımızın hür iradesi yok sayıldı ve seçimle göreve gelen Hüseyin Gencer Başkanlığı’ndaki yönetim lağvedildi.
Batı Antalya da faaliyet gösteren acentalar da Adana gibi komple gözden çıkarıldı.
Gelelim Kemer’e…
2022 yılında kurulan Kemer Bölge Temsil Kurulu’nda ikiyüze yakın acentamız var. Yönetmelikte ise bir bölgede en az yüz acenta bulunması zorunluluğu var.
İşin tuhaf yönü TÜRSAB Kemer Bölgesi, acenta sayısının yetersizliği bahanesiyle kapatıldı.
Kemer acentalarının da iradesi yok sayıldı. Mehmet Akbaba Başkanlığı’nda seçilen yönetim görevden el çektirildi.
Tuhaf geliyor değil mi yazdılarım? İyice saçmalanmış diyorsunuz muhtemelen içinizden.
İzahı olmayan şeyin mizahı olur derler ya.
TÜRSAB Kemer’in kapatılma kararını iki ihtimal tetikledi benim anladığım.
Ya yönetmelikten bi’haberdi bu kararı kaleme alan kişiler ya da 200 rakamının 100 rakamından büyük olduğunu bilmiyorlardı.
Biz öğretelim o zaman 200, 100’den büyüktür.
Minare tamamdı ama kılıfta sıkıntı ortaya çıktı belli.
Kemer’deki acentalar da gözden çıkarılmıştı.
Neyse bir konumuza dönelim.
Sıra Antalya merkeze geldi. Antalya merkez acentaları da bu cezalandırmalardan bir pay alması gerekiyordu mutlaka.
Bakanların, valilerin, milletvekillerinin uğrak noktası olan; tüm etkinliklerini beş yıldızlı oteller yerine kendi bahçesinde yapabilecek altyapıya sahip olan, üyelerin kolaylıkla ulaşabildiği Akdeniz Bölge ofisini boşaltmakla başlandı süreç.
Boşaltılan ofisimize göre küçük ve iskanı dahi olmayan bir ofis kiralandı. Ayrıca eski ofisimizin lokasyonu ve fiziki şartları yeni kiralanan ofisten kat ve kat daha iyiydi.
Üstelik yeni kiralanan ofisin dekorasyonu için yüklü bir para harcanıp bir de eski ofisten daha fazla kira ödenmeye başlandı.
Bu kadar da olmaz diyorsunuz, farkındayım.
Maalesef şahsi ve keyfi kararlar, bazen kural, akıl ve mantığın önüne geçiyor.
Üstüne üstlük büyük bir icraat(?) daha yapıldı.
TÜRSAB Akdeniz olan bölge ismi Muratpaşa ilçesi olarak değiştirildi.
Ama ofis Aksu ilçesinde tutuldu. Saçma geliyor farkındayım.
Şaşırmayın.
Selefi Batı Karadeniz’i Amasya, Ordu, Samsun, Sinop, Tokat illeri olarak şekillendirmişti. O dönem Zonguldak İzmit’e bağlı idi; Karabük, Bartın ve Kastamonu illeri de Ankara merkezli Orta Anadolu’ya bağlıydı.
Halefi boş durur mu? O da Muratpaşa ile Aksu’yu karıştırdı…
Kemer’de ve Adana’da matematik bilgisinin yetersizliğini anlamıştık; burada da coğrafya bilgi seviyesi ortaya çıktı.
Bütün bunlar olurken bölgenin gündemi ve öncelikleri gerçekten çok farklıydı.
Antalya acentalarımız ve el çektirilen seçilmiş Antalya Bölge Başkanlarımız ve Yönetimlerimiz, ülkemize gelen turist sayısını ve turizm gelirini arttırmak ile meşgulken, Almanya’nın en büyük tur operatörlerinden birisinin iflas sürecini yönetmeye çalışırken, Antalya Havalima’nında yaşanan rötarlar ve diğer sorunlarla boğuşurken, TÜRSAB’ın enerjisi ve gücü bir kişinin keyfi kararları ile meşgul ediliyordu.
Acı ama hepsi gerçek.
Olan biteni anlattım ama yazımın sonuna yaklaşırken biraz da kendi yorumlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu keyfi, şahsi ve manasız kararların alınmasını içlerine sindiremediklerine emin olduğum; TÜRSAB Genel Merkez’de Antalya acentası olarak bulunan Yönetim Kurulu Üyelerimiz Sn.Erol Türk ve Sn.Elif Ural’ı Antalya acentalarının yanında saf tutmaya davet ediyorum.
Daha önce Bölge Başkanlığı yapmış olan değerli Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarımızın da bu keyfi kararlara şerh koymaları gerektiğini düşünüyorum.
İyilikten maraz doğuran bir yönetim anlayışı hakimken; bir kişinin keyfi kararlarına karşı geldikleri zaman başlarına geleceklerden çekinmiş oldukları muhtemeldir.
Endişe etmesinler. Üyeler neyin nasıl ve neden olduğunu algılayacak düzeyde bilgiye ve muhakeme yeteneğine sahip.
Son olarak TÜRSAB’ın bayrağını ülkemizin dört bir yanında dalgalandıran, seçimle göreve gelmiş TÜRSAB Bölge Başkanlarımıza ve Yönetimlerine; bölgelerinin her an bir kişinin keyfi kararı ile kapatılma tehditi ile karşı karşıya olduğunu kendilerine hatırlatıyorum.
Selefinin uyguladığı bozuk yönetim anlayışını DEĞİŞTİRME vaadiyle yola çıkıp, selefinden gördüğü ve öğrendiği yönteme YENİDEN geri dönmüş olduğu ortada. Bu durumun TÜRSAB’da Genel Merkez ve Bölge Teşkilatlarında görev alan ve seçilmiş tüm Yöneticilerimizi de rahatsız etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yazımı tüm yazdıklarımdan bağımsız olarak, Mehmet Akif Ersoy’un şu güzel dizeleri ile sonlandırıyorum…
‘Yıkmak insanlara yapmak kadar kıymet mi verir?
Onu en çolpa herifler de emin ol becerir.
Sade sen gösteriver işte budur kubbe diye,
İki ırgatla iner şimdi Süleymaniye.
Ama gel kaldıralım dendi mi heyhat o zaman,
Bir Süleyman daha lazım yeniden bir de Sinan.’
Kimse endişe etmesin. Büyük TÜRSAB Ailesi’nden Süleymanlar da çıkar Sinanlar da…
Devamı tabii ki gelecek…
İki haftada bir görüşmek üzere.
Kalın sağalıcakla.